ruhumdaki yaralar: Roman
Von Barbaros Altuğ
()
Über dieses E-Book
Ähnlich wie ruhumdaki yaralar
Ähnliche E-Books
Erotik arzu Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenCinsel uyanış Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenDer Zwang Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenPinocchio: Deutche Ausgabe mit Illustrationen Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenIch bin Özlem: Roman Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenSticht in meine Seele: Roman Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenWerkschau: Diplomlehrgang 2021 Literarisches Schreiben Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenEine grenzenlose Liebe Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenFür ein Schwein verkauft: Misshandlungen statt Liebe Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenIch spür mich nicht: Elinas Leben mit Borderline Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenDer Mann, der alles sah Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenDie Seele vergißt nie: Erinnerungen an mein Leben Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenAls Fanny ihr Pony fand Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenMeine Geschichte Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenDie Suche nach dem Selbst: Geschichte eines Adoptivkindes Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenWie verwelkte Rosen Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenMeine Mama lebt!: Gespräche mit meiner verstorbenen Mutter Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenEMET und andere Geschichten Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenIch, Sergeant Pepper: Niemand ist tot, solange jemand lebt, der an ihn denkt. Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenIm Überfluss: Tagebuch einer seltsam spirituellen Liebe Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenAngel - Forbidden Love Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenMein Freund heisst Dracula: Das Leben unter Vampiren Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenVon heiter bis wolkig: Gedichte und Geschichten Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenDas Tor zu Europa: für immer in Wohlstand und Sicherheit Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenDas Jenseits ist kein Ort zum Schlafen Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenHeimatlos Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenUnguad Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenDas achte Leben (Für Brilka) - EINLESEHEFT Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenFilme fahren: Eine urbane Odyssee zur eigenen Identität Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenMy new life in New Orleans Bewertung: 0 von 5 Sternen0 Bewertungen
Fiktion für Sie
Briefe an Milena: Ausgewählte Briefe an Kafkas große Liebe Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenDas gute Buch zu jeder Stunde Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenDer große Gatsby Bewertung: 4 von 5 Sternen4/5Intimes Geständnis: Erotik-Geschichten ab 18 unzensiert deutsch Hardcore Sex-Geschichten Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenAusweitung der Kampfzone Bewertung: 3 von 5 Sternen3/5Die Jakobsbücher Bewertung: 5 von 5 Sternen5/5Das Verlorene Paradies (Illustriert) Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenAmerika Bewertung: 4 von 5 Sternen4/5Ehrlich & Söhne (eBook) Bewertung: 4 von 5 Sternen4/5Radetzkymarsch Bewertung: 4 von 5 Sternen4/5Die Infantin trägt den Scheitel links: Roman Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenDas Blütenstaubzimmer Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenHeiße Sexgeschichten: Ich liebe Sex: Sex und Erotik ab 18 Jahre Bewertung: 5 von 5 Sternen5/5Tschaikowskistraße 40 Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenDer Duft von Schokolade (eBook) Bewertung: 4 von 5 Sternen4/5Tabu: Sexgeschichten - Heiss und Obszön: Erotik-Geschichten ab 18 unzensiert deutsch Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenI Love Dick Bewertung: 4 von 5 Sternen4/5Ein Lied über der Stadt (eBook) Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenYoga Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenDas achte Leben (Für Brilka) Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenKarl Kraus lernt Dummdeutsch: Oder Neue Worte für eine neue Welt Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenBe Dirty! - erotische Sexgeschichten: Erotikroman für Erwachsene ab 18 Jahren | unzensiert | deutsch Bewertung: 4 von 5 Sternen4/5Wo die Liebe ist, da ist auch Gott: Erzählungen Bewertung: 4 von 5 Sternen4/5Eine Urlaubsliebe (eBook): und andere Erzählungen Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenTauben fliegen auf: Roman Bewertung: 4 von 5 Sternen4/5Der Graf von Monte Christo Bewertung: 4 von 5 Sternen4/5Dämmer und Aufruhr: Roman der frühen Jahre Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenDie Hundegrenze Bewertung: 5 von 5 Sternen5/5Reckless 4. Auf silberner Fährte Bewertung: 0 von 5 Sternen0 BewertungenAlles ist wahr Bewertung: 5 von 5 Sternen5/5
Rezensionen für ruhumdaki yaralar
0 Bewertungen0 Rezensionen
Buchvorschau
ruhumdaki yaralar - Barbaros Altuğ
Meliha
Yazar Hakkında
Barbaros Altuğ Türkiye‘de gazeteci olarak çalıştı ve Taraf gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. 1999 yılında İstanbul‘da ilk Türk edebiyat ajansını kurdu. 2014 yılında ilk romanı „biz burada iyiyiz" yayımlandı. Halen Berlin‘de yaşıyor ve çalışıyor.
Kitap Hakkında
Derin bir gazeteci. Türk olduğu kadar Fransız bir yanı da var ve hayatını Paris‘te sürdürüyor. İstanbul‘da öldürülen bir meslektaşı hakkında yazacağı yazı için yolculuğa çıkmadan kısa süre önce bir Ermeni doktor ile tanışıyor. Tanıştığı Vahan Bey‘in hikayesi bir yandan Derin‘i etkilerken diğer yandan aklında birçok soru işareti doğuruyor. İstanbul‘a geldiğinde başladığı araştırmalar onu Erivan‘a ve baştan aşağı sarsan bir sonuca götürüyor.
„Geçmişin küçük ve büyük gölgeleri altında, ince bir özlemle kaleme alınmış, yoğun hisler uyandıran bir roman; bütün bir ulusla hesaplaşma amacında değil. Ancak tabii ki bu olanları daha önemsiz kılmıyor…" Daniel Sander, Mannschaft
„Barbaros Altuğ‘un tarihsel gerçeklerle ilgili yazdıkları ne kadar aşikârsa, baş kahramanın kadınları sevdiği de o kadar aşikâr. Paris, İstanbul ve Erivan üçgeninde geçen bu muhteşem romanın güçlü yönlerinden biri de bu - kelimenin tam anlamıyla birçok yönden zihin açıcı bir kitap." Dirk Fuhrig, Deutschlandfunk
Meliha
Meliha Saraçoğlu’nun öldüğünü komşuları bir gün sonra farkettiler. Kurtuluş Savaşı gazisi, subaylıktan terk, banka müdürlüğünden emekli kocası Hamit Bey on yıl önce bir kalp krizi ile öldüğü günden beri Meliha Hanım yalnız yaşıyordu. Öldüğünde 79 yaşındaydı. Yakını yoktu, varsa da ziyaretine gelmiyorlardı. Cenazesini bir Cuma namazının ardından mahalleli kaldırdı. Dualar edildi, mezarlığa kadar sessizce gidildi, sonra Meliha Hanım da her ölen gibi yavaş yavaş unutulmaya başlandı. Yüzü hatıralardan silindi, sesi zaten çoktan silinip gitmişti.
Meliha Saraçoğlu öldüğünde ben çocuk yaştaydım. Yıllar sonra, siyah beyaz gençlik fotoğraflarını gördüğümde ne kadar birbirimize benzediğimizi farkedip tuhaf bir sevince kapılmıştım. Oysa Meliha Hanım’ın sevinilecek bir hayatı yoktu. Olsaydı, Şişli’nin arka sokaklarında, yıllardır yalnız başına yaşadığı evde, 79 yaşında, arkasında bir veda mektubu bile bırakmadan kendini asmazdı.
Meliha Saraçoğlu’nın yaşadığını ve öldüğünü ben aynı gün öğrendim. O güne kadar bilmediğim başka şeylerle beraber.
Istanbul mu?
Neden ben?
diye sordum. Aslında sorduğum sorunun cevabını biliyordum- olay Istanbul’da olmuştu ve okuldan mezun olduktan sonra stajyer olarak girdiğim ve sonrasında da muhabirliğe terfi ettiğim Paris’teki bu dergide Türkçe bilen hâlâ, sadece ben vardım. Üstelik adım Derin’di, yani onlara göre elbette bir Fransızdan ziyade Türk’tüm.
Ama yıllardır ayak bile basmadığım bir yerin hâlâ anavatanım
olarak görülmesine de için için bileniyordum. Üstelik öldürülen gazeteciyi hiç tanımıyordum. Ermeni olarak tanıdığım üç beş kişi vardı, onların da hepsi Paris’te, iş için mecburi tanışıklıklardı. Biri ile yeni albümü için röportaj yapmıştım; adımı elbette hatırlamıyordu, şöhreti bir muhabir ismi hatırlamak için fazla büyüktü. Ama tenimin renginden, kıvırcık siyah saçlarımdan Fransız
olmadığımı anlamış, bana Kuzey Afrika’dan olup olmadığımı sormuştu. Sadece değilim
demekle yetinince konuyu bir daha açmamıştı. Bir diğeri de o sıralar Paris’in bir banliyösünde, belediye başkanlığına oynayan, yakışıklıca, kendinden fazla emin genç bir adamdı. Bir konferansta tanışıp unutmuştum. Sonra başkanlığa yürümeye başlayınca, editörümüz derginin kapağı için bir röportaj yapma fikrini ortaya attı ve masanın karşısından bir ses Derin tanıyor onu zaten, beraber Marsilya’daki Akdeniz Forumu’na katıldılar,
deyiverdi. Çakmak çakmak gözlerimi üstüne diktiğim sesin sahibi saçının rengi, giyim tarzı, arkadaşları, hevesleri habire değişse de patavatsızlığından bir şey kaybetmemiş olan Emmanuelle’in ta kendisiydi. Derginin kadrosuna yeni katılmıştı, mezun olduktan sonra, önce bir yayınevinde staj yapmış, sonra tropiklerde bir Fransız sömürgesinde kendini bulmaya çalışmış, geri dönünce de her yerde eli kolu olan annesinin yardımıyla bu işe girivermişti.
Bunlar aklımdan geçerken, bir yandan Istanbul’a gitme işini başkasının üstüne nasıl atacağımı düşünüyordum. Ermenilerle ilişkimi mümkün olan en alt noktada tutmaya çalışırken birdenbire bir Ermeni cenazesine katılmak, üstelik bunun için hayal meyal hatırladığım ve Facebook’taki çocukluk fotoğraflarımı koyup beni etiketleyen, ama hiçbiriyle yıllardır görüşmediğim 3–5 insan dışında bir ortak noktam kalmayan bir şehre gitmek en son istediğim şeydi. Neden ben?
sordum. Allahım, neden benim başıma kaldı? Ermeni bilirkişisi miyim?
in yüksek sesli dışavurumuydu aslında bu. Çünkü Türkçe bilen bir tek sensin
cevabı elbette her zamanki gibi patavatsız Emmanuelle’den geldi. Editör elleriyle E işte aldın cevabını
anlamına gelen abartılı bir reverans yaparken benim aklımdan Türkçe bir kelime geçiyordu sadece: Zevzek!
Son gece
Bir taraftan annemin Istanbul’da ne yapıp ne yapmamam gerektiği üzerine talimatlarını dinlerken bir taraftan da eşyalarımı topluyordum. Hiç hazır olmasam da yarın sabah ilk uçakla artık benden her şeyiyle çok uzakta kalan bir yere, ama babamın da yattığı topraklara gidiyordum. Istanbul’a gittiğim için beni heyecanlandıran belki de tek şey buydu; ilk kez babamın mezarını ziyaret edecektim. Sanki yıllar sonra ona sarılıp sohbet edecek, yeniden onun bizi bıraktığı ana dönüp, biricik küçük kızı oluverecekmişim gibi geliyordu bana.
Babasını gören kızlar kaç yaşında olursa olsun küçülüverir; babamın cenazesinde dedemi gören